İran'ın Tahran kentinde meydana gelen bir dizi cinayet, dünya genelinde büyük bir şok etkisi yarattı. "Kara Dul" olarak tanınan bir kadın, katil eşi rolünde, 11 adamı öldürmekle suçlanıyor. Bu olay, hem medyada hem de sosyal medyada geniş yankı buldu. Peki, bu kadının ardında yatan motivasyonlar neler? Neden bu kadar çok eşi hedef aldı? İşte İran'da yaşanan bu korkunç olayın detayları.
İranlı "Kara Dul", gerçek adıyla Mahin, ilk eşiyle 2005 yılında evlendi. Ancak evlenmesinin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra, eşinin sık sık alkolü fazla tüketmesinden ve aşırı şiddet eğiliminde olmasından kaynaklı büyük bir huzursuzluk yaşamaya başladı. Mahin, yaşadığı sorunların üstesinden gelmeye çalışırken, eşiyle olan ilişkisi gitgide daha da kötüleşti. Bir gün, tartışmanın sona ermesiyle birlikte, ilk cinayeti işledi. Eşini zehirleyerek öldürdüğü iddia ediliyor. İlk cinayetten sonra Mahin'in sadece ruhsal bir çöküşle değil, aynı zamanda yeni ilişkiler kurma arzusuyla dolu olduğu anlaşılıyor. İkinci bir evlilik yapmak üzere kendisine yeni bir eş arayışına girdi. Ancak, bu yeni ilişki de benzer sorunlarla doluydu.
Mahin, her yeni eşin ardında eski sorunlarını atlatma, özgürleşme ve kontrolü elinde tutma arzusu taşıyordu. Her seferinde daha öncekileri unutarak yeni bir başlangıç yapma isteği onu cinayetlere sürükledi. Başka bir deyişle, her ilişkisi, bir sonraki cinayetin habercisi oldu. İkincisinden onuncusuna kadar giden sürecin arka planında, onun ruh hali ve geçmişte yaşadığı travmaların da etkili olduğu görülmektedir. İlgili uzmanlar, Mahin'in çocukluk döneminde yaşadığı istismar ve ihmalin, bu tür bir psikolojik bozukluğa yol açmış olabileceğini belirtiyor. Üzerinde yoğunlaşan travmanın, onu manipüle edici bir tutum sergilemeye zorladığı düşünülüyor.
Mahin’in cinayetleri, aslen bir tür kendini koruma mekanizması olarak değerlendirilirken, her bir cinayet sonrası, yeni kurbanında bir anlamda kaybettiği gücü yeniden kazanma isteği de açığa çıkıyor. Bu döngü, onun hem hayatı hem de ilişkileri üzerinde yıkıcı bir etki yarattı. Kendi iradesi dışında şirket gibi gördüğü her ilişki, onu daha da derinlere itiyor ve sonuç olarak hayatına son verdiği eşlerinin sayısını arttırıyordu. Bu olay, yalnızca Mahin'in hikayesini değil, aynı zamanda İran'daki psikolojik sağlık sisteminin eksikliklerini de gözler önüne seriyor. Toplum, birçok kadın ve erkeğin yaşadığı fiziksel ve duygusal şiddeti görmezden geldiği için bu tür trajedilerin önüne geçmek oldukça zor. Uzmanlar, bireylerin yaşadığı sorunlar üzerinde daha fazla durulması gerektiğini ve özellikle de özgüven problemleri ile ruhi çöküntü için toplumsal bilincin artırılması gerektiğini belirtiyor.İran'daki "Kara Dul" olayı, birçok kişiye trajedik bir gerçekliğin yansımasını sunuyor. Mahin’in hikayesi, yalnızca suç ve cezanın ötesinde, sosyal ve psikolojik bir dramı da gözler önüne seriyor. Gelecek nesillerin benzer hikayeler yaşamaması için, toplumun hem bireysel hem toplumsal açıdan dayanışma göstermesi ve bir şekilde bu tür sorunları dile getirmesi şarttır. Bu tür trajik olaylar, insanlığın karanlık köşelerine ışık tutarken, aynı zamanda bunların çözümü için atılacak adımların gerekliliğini hatırlatıyor.
Mahin'in hikayesi daha da derinleşirken, İran'ın kadına yönelik şiddet sorunu ile mücadele etme duyarsızlığı da büyük bir tartışma konusu haline geldi. Bu davanın sonuçları, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi için bir dönüm noktası olabilecek mi? Dileriz ki, daha fazla kadın ve erkek, yaşadıkları sorunları açıkça ifade edebilme cesaretine sahip olur ve gelecekte benzer trajedilerin ortaya çıkmasının önüne geçecek umut dolu hikayeler yazma fırsatı bulur.