Eski ABD Başkanı Donald Trump, son açıklamalarında 100 günde 100 yılın en köklü değişimini gerçekleştirdiğini ileri sürdü. Bu iddia, hem destekçileri hem de muhalifleri arasında geniş yankı uyandırdı. Ancak, Trump'ın bu süre zarfında yaptığı uygulamaların, gerçekten de tarihe yön verecek düzeyde bir dönüşüm sağladığı söylenebilir mi? Bu yazıda, Trump'ın 100 gün süresince gündeme getirdiği ana politikalar, bu politikaların toplumsal etkileri ve dünya genelindeki yankıları ele alınacak.
Trump, 2023'teki ilk 100 gününde çeşitli alanlarda önemli adımlar atacağını duyurmuştu. Bu süreçte özellikle ekonomiden sağlığa, dış politikadan iç güvenliğe kadar birçok konu başlığı ele alındı. Trump'ın başkanlık sırasında benimsediği temel ilkeler arasında "Önce Amerika" (America First) ve iş dünyası odaklı politikalar yer alıyor. Bu politikalar, özellikle vergi indirimleri ve ticaret anlaşmalarıyla beraber, yatırımcıların ilgisini çekmeyi hedefliyordu. 100 gün zarfında yapılan en dikkat çekici açıklamalardan biri, yeni bir vergi reformu düzenlemesi oldu. Bu reform, mali istikrarı güçlendirmek ve iş yaratımını teşvik etmek amacıyla hazırlandı. Eleştirmenler ise bu adımın sadece zenginleri zenginleştireceğini ve gelir adaletsizliğini artıracağını savunuyor.
Trump'ın 100 günlük değişim hamleleri, toplumsal açıdan oldukça tartışmalı bir tablo ortaya çıkardı. Bir yandan, birçok iş sahibi ve girişimci bu yeni uygulamalardan memnuniyet duysa da, bazı kesimler bu politikaların toplumda daha fazla kutuplaşmaya neden olduğu görüşünde. Sağlık alanında yapılan reformlar, özellikle Medicare ve Medicaid uygulamalarındaki değişiklikler, geniş kitleler tarafından eleştirildi. Sağlık devrimleri, birçok kişi için hayati öneme sahipken, Trump'ın bu konudaki yaklaşımı, bazı bireylerin hayat kalitesini olumsuz etkilediği yönünde eleştiriler aldı.
Dış politikada ise, Trump'ın, ticaret savaşlarına yeniden başlaması, birçok ülkeyle ilişkilerin gerilmesine yol açtı. Özellikle Çin ile olan ilişkiler, iki tarafın da üst üste koyduğu yeni tarife ve yaptırımlarla ciddi bir tıkanıklık yaşadı. Destekçileri, bunun ABD'nin ekonomik bağımsızlığı için uzun vadede faydalı olacağını savunsa da, muhalefet, bunun global tedarik zincirlerinde kaosa yol açabileceğine dikkat çekiyor. Trump'ın bu süreçteki en büyük iddialarından biri, Amerikan askeri gücünü yeniden etkin hale getirmek ve dünya üzerindeki varlığını yeniden kuvvetlendirmek yönünde oldu. Ancak bu yaklaşımın, diğer ülkelerle gerginliğe neden olup olmayacağı merak konusu.
Özetle, Trump'ın 100 günde gerçekleştirdiğini iddia ettiği 100 yılın değişimi, birçok farklı açıdan değerlendirilebilir. Kimi kesimler bu değişimlerin olumlu olduğuna inanırken, diğerleri ise bunun daha fazla toplumsal bölünmelere ve ekonomik sorunlara yol açabileceğini düşünüyor. Trump, önümüzdeki günlerde bu politikalarını sürdürüp sürdüremeyeceği kadar destek bulabilecek mi? Zamanla bu soruların cevabı netleşecektir. Ancak şurası bir gerçek ki, Trump'ın liderliğinde yaşanan bu süreç, Amerikan toplumu ve uluslararası ilişkiler açısından önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor.